12 Şub 2009

"yemek kitabı"


Geçenlerde adı "Yemek Kitabı" olan bir kitap aldım. Bu hacimli kitabı evime getirip diğer yemek kültürü kitaplarımın yanına koydum önce; sonra dayanamayıp başladım okumaya.

Şöyle diyeyim size; kitap James Joyce'un Ullyses'inin boyutlarında; yani bin küsur sayfa. Tarih, halk bilimi ve edebi anlamda Türk yemek kültürünü inceleyen kitabı M. Sabir Koz hazırlamış.

"İnsanın yemekle ilişkisi var oluşuyla yaşıt." diyor Sabri Koz kitabın başında. Bu yüzden de elde var olan en eski kaynaklara kadar gidilerek hazırlanmış bir kitap "Yemek Kitabı". 11. yüzyılda Türk Mutfağı'nın anlatarak başlayan eser, günümüzün alışkanlıklarına, tariflerine kadar geliyor. Her kentten farklı, yöreye özgü tariflerin yanı sıra, yine her kentin çarşıları, alışkanlıkları, yemeyi sevdikleri, bol kullandıkları ürünler de kendine yer bulmuş kitapta.

İşte bir iki küçük eğlenceli bilgi size. 11. yüzyılda Türkler bala "arı yağı" diyorlarmış. Ne hoş değil mi? Günümüzde kullandığımız çakır keyif deyimi de işte bu yüzyıldan kalma çünkü o devirde şaraba "çakır" diyormuş Türkler. O dönemde fasulyeye benzeyen "kumlak" adlı bitkiyi balla karıştırmak suretiyle bir tür şarap yapıyorlarmış. Erişte dilimize farsçadan gelen bir kelime. Farsçada iplik anlamına gelen "rişte" zamanla dilimize erişte olrak yerleşmiş....

Gelelim 16. yüzyılda saraydan bir pilava... 3 kilo pirinç için 1.5 kilo yağ kullanacaksınız... Tavuktu, güvercindi ne pişirdiyseniz pilavınıza katacaksınız. Badem helvası da şöyle bir şey; badem, bal ve yumurtanın beyazını alacaksınız. Kızgın ateşte eriteceksiniz. Tutkal gibi olacak, tahta parçasıyla karıştırılacak, sertleşecek. Keskin bir bıçakla kesilecek sonra...Dernschwam isimli gezgin; "Çok lezzetli ve tatlı, kurabiye gibi nefis bir şey. Sanki tatlı tebeşir yeniyor sanırsınız." diyor bu tatlı için.

Velhasıl hayli keyifli bir kitap bu. Yer sofrasında oturmalardan masaya geçişlere, elle yemelerden çatal bıçaklara kadar değişimimiz, otoriter kayınvalideler eşliğinde mutfağa girmelerden mutfağı devralmalara kadar geçen onlarca yıl, kimimizin bilmediği, kimimizin unuttuğu tatlar, tarifler, fotoğraflar bu kitapta.

Eğer siz de yemek kültürü ile, hele de bizimkiyle ilgileniyorsanız bu kitabı da alın derim. (Kitabevi, 2002)

5 yorum:

Adsız dedi ki...

bende de var bu kitap, iyi kitap gerçekten..

Tijen dedi ki...

O kadar çok yararlanıyorum ki bu kitaptan! Ve her seferinde Sabri Koz'a bu derleme için dua ediyorum. İyi ki hazırlamış.

Adsız dedi ki...

ece keşke devam etseydin bloga.ya da kitapları gönder biz deneyelim:) sahi nerelerdesin.umarım iyisindir.google da acaba dünyanın en eski kurabiye tarifi nedir diye ararken-merak işte:) taş tablet resmi mi arıyosam nedir:) blogunu buldum.ama yoksun bulmuşken kaybetmiş gibi oldum:(

İlk İnsan dedi ki...

Keşke yazmaya devam etseydin.

ece arar dedi ki...

Sevgili arkadaşlar, son gelen yorumdan sonra bloga yıllar donra ilk kez göz attım, meğer güzelmiş sahiden, ara ara yenilemeye karar verdim, çok sağolun
Bu arada minimaksi.com.tr diye bir sitem var. Sevgiler